Yolunda A.Ş. rekora koşuyor

https://baglumhaber.blogspot.com/2015/05/yolunda-as-rekora-kosuyor.html
Ankara’nın kentsel dönüşümüne farklı bir soluk getirecek olan Yolunda A.Ş. Çinçin Bağları Hikayesi, geçtiğimiz günlerde vizyona girdi ve bir anda binlerce seyirci kitlesi buldu.
Son yılların en çok konuşulan konularından olan kentsel dönüşümü konu alan ve bunu mizahla süsleyen “Yolunda A.Ş Çinçin Bağları Hikâyesi”, mahallelinin de desteği ve katılımıyla çekilen bir sinema filmi… Bağrından çıkmış üç delikanlının, mahallenin ortak sorunlarına çözüm bulmaya çalışırken başından geçen olayları esprili bir dille anlatan Yolunda A.Ş. Çinçin Bağları Hikayesi, doğma büyüme Ankaralı bir ekip tarafından filme alındı.Yönetmenliğini Emre Budak’ın yaptığı, senaryosunu Hasan Göktaş yazdığı filmin oyuncu kadrosunda, Erdağ Yenel, İbrahim Aymergen, Emre Budak, Cezmi Baskın, Tuna Orhan, Defne Yalnız, Hüseyin Elmalıpınar ve Gökay Müftüoğlu yer alıyor. İlk gün 10 bin kişi tarafından izlenen filmin senaryosunu yazan Hasan Göktaş gazetemizin soruları yanıtladı.
Yolunda A. Ş’den önce bir çalışmanız olmuş muydu?
Yolunda A.Ş. Devlet Tiyatrosu oyuncularından, ilk defa oyunculuk yapan mahalleliye kadar geniş bir toplam. Ancak, hali hazırda birçoğumuz, 2008 yılından bu yana “Ve Sanat Atölyesi” bünyesinde tiyatro, kısa film ve plastik sanatlar üzerine çalışmalar yapıyoruz.
Bu projeye başlamak nereden aklınıza geldi?
Aslında süreç kendini değiştirerek ve geliştirerek ilerledi. Çinçin üzerine yazılan öykü çalışmalarımız oldu. Yine Ankara’daki başka bir gecekondu mahallesinde, Yenidoğan’da, bir kısa film çalışmamız oldu. Bu deneyimler bize bir sinema filminin kurulabileceği inancını getirdi. Bir süre bu projeye destek arandı ancak bulunamadı. Sonrasında Mynet üzerinden bir internet dizisi yapma olanağı karşımıza çıktı. Doğma büyüme Çinçinli olan ve hala orada yaşayan, İbrahim Aymergen arkadaşımızın varlığı ve projeye katılması işin var olan noktada, internet dizisinin, hem bize deneyim kazandırabilecek, hem de projeyi geniş kesimlere duyurabilecek bir alan olduğunu düşünerek, internet ve dizi mantığına uygun, bugünkü Yolunda A.Ş. projesinin temelini oluşturan yeni bir senaryoya girişildi. 8 bölümlük bu dizi sürecinin sonunda da asıl hedefimiz olan sinema filmine hazırlanmaya başladık ve filmimizi 2014 yılının Ağustos ayında çektik.
Neden Çinçin?
Dediğimiz gibi ekibimizin içinde Çinçinli arkadaşlarımız var. Dolayısıyla Çinçin’in yaşantısı ya da sorunlarıyla ilgili zaten bir deneyim var. Bunun yanında Çinçin, Ankara’nın en eski gecekondu mahallelerinden biri. Ülkenin en çok bilinen mahallelerinden de biri. Ankara’nın merkezine çok yakın bir bölgede konuşlanmasına rağmen, yıllardır daha çok da yoksulluk düzlemli sorunların içinde boğuşan bir mahalle. Bugün, ülkenin pek çok benzer mahallesinde olduğu gibi, “kentsel dönüşüm” uygulamaları Çinçin’e de uğramış durumda. Bizim amacımız bu toplumsal gerçekliği sinema yoluyla işleyebilmekti. Bunu Çinçin üzerinden kurmuş olduk.
Bölge halkı sizi nasıl karşıladı?
Hem dizi döneminde hem sinema filminin kurulması sırasında mahalleli büyük bir destek verdi. Evlerini, sofralarını açtılar. Bu noktada İbrahim Aymergen arkadaşımızın çok emeği oldu projenin mahalleye anlatılması adına. İnternet dizisinin çekimleri ilk başladığında bir tepki değil ama bir kuşku vardı. Şimdiye kadar kötü imgesi üzerinden yaratılmış bir Çinçin algısı var. Birçok yoksul mahallede olduğu gibi. Bu mahalleler genellikle suçla ilişkilendiriliyor. Çinçinli insanlar da yıllarca bu algının sonucunda birçok sıkıntı yaşadılar. Yaftalanmalarına suç işlemeleri değil, kimliklerinde Çinçin yazması bile yetti. Dolayısıyla, bir karşı duruş, bir savunma hali mahallenin yapısında var. Sonuçta ortada somut birşey yoktu. Mahallenin nasıl yansıtılacağına dair bir kuşku. Fakat, ilk tanıtım videosu yayınlanınca bu kuşkular dağıldı.
Nasıl geri dönüşümler aldınız?
İnternetin projeyi geniş kesimlere duyurma adına önemli bir işlevi oldu. Yayınlanan her videonun, fragmanın, klibin geri dönüşlerini günlük yaşam içerisinde bolca alıyoruz. Karakterler, senaryo, teknik, oyunculuk üzerine oluyor çoğunlukla bu geri dönüşler. İnsanlar fikirlerini, eleştirilerini kırk yıllık bir dost kıvamında aktarıyorlar. İşin doğal, samimi yapısı, işin üreticileri olarak bize seyirci tarafından kurulan bir duvar değil, tam tersi bir yakınlık oluşturdu. Bizim için oldukça doyurucu oluyor bu.
İzmir içinde bir proje düşünüyor musunuz?
Her kentte yaşama nereden doğru baktığınızla da bağlantılı olarak benzer hayatlar yaşanıyor. Kentsel dönüşüm, yoksulluk gibi. İzmir’de de şu anda büyük bir dönüşüm projesi var. Limontepe, Narlıdere, Uzundere gibi birçok mahallede Çinçin’den çok da farklı olmayan süreçler yaşanıyor. İnsanların sıkıntıları mekanlardan bağımsız olarak ortak. Biz, hikayelerimizi toplumsal yaşamın içerisinden, günlük yaşamdaki ilişkileri ve zorunluluklarıyla kurmaya çalışıyoruz. Bugünün içerisinde kurmaya çalışıyoruz. Koşulların sağlanması durumunda bir proje gerçekleştirilebilir İzmir’de de.
Kaynak: Yenigün-Belma ŞAHANER